Mimarıma Güvenebilir miyim?
Son yıllarda en büyük sorunlarımızdan biri de şüphesiz ki birbirimizle olan güven ilişkimizdir. İletişim çağında hatta iletişim araçları çağında yaşamamıza rağmen en büyük sorunumuz olan iletişimsizlik nedeni ile güven alanımız zedelenmiş durumda. Hangi tür ilişki içerisinde olursak olalım, birbirimizle güven ortamının sağlanması zaman alıyor. Bazen de bu zamanı boşa harcamış oluyoruz; hem de zaman en kıymetli değerimiz olmasına karşın! Evet en kıymetlimiz zaman; telaşımız var… Arzuladığımız her şeyin en hızlı ve en iyi şekilde gerçekleşmesini istiyoruz; çünkü başkaları da bizden bunu talep ediyor. Hızlı akan zamana yetişmeye çalışıyoruz, olan biten her şeye biz de ulaşmak istiyoruz. Onun bir parçası olmalıyız, yoksa hayatla olan bağlantıların sarsıntıya uğrayacağını düşünüyoruz.
Belki de asıl sorunumuz bu telaşımızdır. Daha da ötesinde bu telaşımız için gerekli olan zaman yönetimini oluşturamamamız. Sosyal medya günümüzün temel motivasyonu oldu. Orada olmak, mutlaka olmak, illa ki olmak, her şeye rağmen olmak! Çünkü düşünmemiz gerekenlerin içinden çıkışımız, göremediğimiz sosyal çevremize ulaşabildiğimiz, biraz da keyif yapayım diyebildiğimiz, güncel hayatı takip edebildiğimiz ve bazen de kendimizden haberler verebileceğimiz en kısa yolumuz orası oldu.
Sosyal medya sadece bununla kalmadığı gibi aynı zamanda kendimizi göstermek istediğimiz gibi yansıttığımız yani reklamımızı da yapabildiğimiz, mesleklerimizden haberler verdiğimiz, zaman zaman da belki de en fazlası kendi yaşayamadıklarımızı, tutkularımızı ön plana çıkardığımız güven-güvensizlik alanı oldu. Mimarlar da bu meslek gruplarından biri. Yaşam biçimlerimizi, tasarım anlayışlarımızı, beğenilerimizi, kabiliyetlerimizi sergilediğimiz platform oldu. Tanıdığımız, tanımadığımız pek çok kişiyi hayatımızın bir parçasına dahil ediyoruz. Birbirimizi keşfetmeye başlıyoruz. Ama eminim ki pek çoğumuzun kafasında “acaba yorumları, yazdıkları, yaptıkları doğru mu?” sorusu oluşuyordur.
İnsanlar önemli karar aşamalarında mimarlara ihtiyaç duyarlar. Mimarlar da her daim müşterilerin tutkularını ortaya çıkarabilmek için onlara dokunmayı arzu ederler. Peki, bu iki kişi en iyi koşullarda birbirlerini nasıl bulurlar? İhtiyaç sahibi müşteri iyi mimarı en iyi nasıl bulabilir? Daha doğrusu insanlar içlerindekini, ruhlarındakini, akıllarındakini aktarabilecekleri ve bunları doğru anlayabilecek ve yorumlayabilecek mimari nasıl bulabilir? Tesadüflerle mi? Elbette nadiren de olsa tesadüfler olabilir; ancak genel anlamda bu iş birliğinde belirli bir mekanizma çalışmaz.
Geçmiş yıllarda ne kadar büyük şehirlerde yaşarsak yaşayalım, insanlar belirli çevrelerin içinde güven duyduğu ilişkilerinden mimar arayışlarına cevap bulabiliyorlardı. O günlerde zaman kimse için bu kadar hızlı akmıyordu. Daha az telaşsız ve daha fazla zaman harcayarak, sorgulayarak ve soruşturarak doğru seçimleri yapabiliyorlardı. “Sözün dahi senet sayılabildiği bir ticaret ilişkisinin olduğu yıllar” demeyi unutmamalıyım! Bu anlayışın olduğu yıllarda kimsenin kimseye yanlış iş yapma hakkının olamayacağını, olduğu taktirde o kısıtlı çevre içinde uzun süreli var olamayacağını herkes bilirdi.
Bugüne geldiğimizde ne o kadar kısıtlı çevreler içinde yaşayabiliyoruz ne de uzun soluklu sorgulayabiliyoruz. İsteklerimiz ve ihtiyaçlarımızvar. Zamanımız çok değil, dolayısıyla bir an evvel doğru kişiyi seçmeliyiz. Bizim için önemli bir bütçemiz ve en önemlisi biriken hayallerimiz var. Hayallerimizi en kısa zamanda, en kaliteli şekilde ve hatta mümkünse en uygun fiyatlarla gerçekleştirmeliyiz. Bizi bize anlatabilecek, tutkularımızı ortaya çıkarabilecek mimarlar arıyoruz. Ama bunu kiminle yapacağız?
Her alanda markalaşmış isimler vardır. Yazılı ve görsel basında, hayatlarımızın içlerinde veya bazı mekanlarda onlara rastlayabiliyorsunuz. “Marka ise çok iyidir, şununla çalıştıysa kalitelidir” diye başlayan ilişkiler olabiliyor. Bazen de iyi olduklarından şüphe duyulmasa da fiyatlarının yüksek olacağı endişesi oluşuyor. Burada karar veremeyen ya da olumsuz karar veren müşterinin ikinci adresi, kendi çevresine danışmak oluyor. Danışılan kişiye biraz sorumluluk yüklense de alternatifler oluşmaya başlıyor. Burada da çözüm bulamayan kişi dijital dünyaya başvuruyor. Oradaki bağlantılar ise çoğu zaman kafaları karıştırıcı etki yaratabiliyor. Birçok kişi, birçok proje, birçok fotoğraf… acaba hangisi?
Her koşulun sonunda seçilen mimarlar ile karşılıklı görüşmeler başlıyor. Referansları, tasarımları, konuşması, tecrübesi, fiyatları… hepsi birbirinden önemli konu başlıklarını karar vermek için inceleniyor. Çünkü iyi mimar olmanız için tüm bu başlıkların altlarını doldurmanız gerekiyor. Diyelim ki; her görüşülen, karar verilmesi gereken konuları karşılıklı olarak başarı ile tamamladınız. En son karar neye göre verilir?
Tecrübelerimle sabittir ki en doğru seçim, çoğunlukla çevremizdeki kişilerin referanslarıyla olanlardır. Çünkü tecrübe edilen kişinin yapacağı hata o çevreyi tamamen kaybetme riski yaratacaktır. Evet, her sektörde alıcı için başka kişilerin referansları önemlidir. Ancak mimari hizmet alımında başkalarının tavsiyeleri, referans durumu bir kat daha önemli. Referans alınan kişinin mimar hakkındaki yorumları, gözündeki parlaklık vb. her tür durumundaki olumluluk, o kişinin tutkusunun mimarı tarafından ne kadar algılanıp, yansıtıldığı ile doğru orantıdadır.
Bu sebeple mimarıyla güven ilişkisini nasıl kuracağını soran kişilere tavsiyelerimi sıralamak istiyorum;
- Tutkusunu, ruhunu ortaya çıkarabilmelisiniz.
- Ne istediğinize karar vermelisiniz.
- İsteklerinizi not etmelisiniz.
- Not edilen her şeyi hukuki sözleşme kapsamına getirmelisiniz.
- Açık ve net olmalısınız, ondan da aynı tavrı beklemeli ve gözlemlemelisiniz. Eğer bu noktada şüpheniz oluştuysa bu ilişkiyi sonlandırmalısınız. Çünkü işin başı, en istekli ve en heyecanlı aşamasıdır. Bu noktada açık olunamıyorsa devamındaki ağır süreçlerde açık olmayan her detay sorun yaratacaktır.
- Projeleri onayladığınızı imzanızla sözleşmeye eklemelisiniz.
- İş programı ve ödeme koşullarını çok net bir dille belirtmelisiniz.
- İş programına uyuluyorsa ve işler projeyle uyumlu ilerliyorsa, ödemelerinizi ilk günkü açıklığınızla gününde yapmalısınız. Bu noktada da mimarınızın size güvenmesi gerekecektir. Her işte, her ilişkide olduğu gibi güven karşılıklı bir oyundur.
Diğer hizmet ve ürün iş süreçlerinde olduğu gibi mimari hizmet süreçlerinde de güven alanı son derece önemli. Ancak müşterinin ruhuna, tutkusuna ve hayaline cevap veren mimari çalışmalarda güveni oluşturmak daha da önem kazanıyor.