• ‭+90 (212) 951 05 75‬
  • This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.
Notre Dame

Notre Dame Katedrali - Paris, Fransa

Bir sanat eseri diğer bir sanat eserine böylesine büyük bir destek verebilir mi? Sanatçının toplumun bir adım önünde gitmesi, o topluma nasıl büyük değerler katabiliyor. Birkaç adım sonrasını görebilen sanatçılar, bugün yaşadığımız gezegene kılavuzluk edenlerdir. Neden böyle bir giriş mi yaptım? Açıklayayım… 

Notre Dame Katedrali’nde çıkan yangını pek çok kişi gibi ben de derin bir üzüntüyle izledim. Zihnimde kalan sahneler, sanatın, tarihin ve emeğin savunmasız kalışının görüntüleridir. Yapımı 182 yıl sürmüş ve 1345 yılından beri ayakta kalabilen Katedral, koskoca bir tarihi yaşamıştır. Dini ve siyasi önemini tüm ihtişamıyla yaşatarak, bir ülkenin simgesi haline gelmiş, dünyada tanınmıştır. Her yıl 13 milyon turiste kapılarını açarak aynı zamanda ülke ekonomisine de katkılar sağlamaktadır.  Notre Dame, İngilizce ”Our Lady” anlamına gelmektedir. Burada ”Hanımefendi” olarak belirtilen isim, Meryem Ana’dır. Katedral, Meryem Ana’ya ithafen isimlendirilmiştir. Sivri kemerler, uçan payandalar, kaburgalı tonozlar, üç parçalı cepheler ve vitraylı pencerelerden süzülen ışıklar gibi ögelerin tek bir çığır açıcı bir araya geldiği yapı, Gotik üslupta tasarlanmıştır.Notre Dame Katedrali denince aklıma ilk gelen şey Victor Hugo’nun “Notre Dame’ın Kamburu” eseridir. Eminim benim gibi düşünen kişi sayısı da az değildir. Edebiyatla mimarinin böylesine iç içe girmiş hikayesi az rastlanan bir durumdur. “Notre Dame’ın Kamburu” romanını okumuş, hatta filmini de izlemiştim. Ne yazık ki bugüne kadar bu edebi eserin asıl kaleme alınma sebebini bilmiyormuşum, gerçek hikayeyi yeni öğrendim.


182 sene süren yapım aşamasından sonra ortaya çıkan bu ihtişamlı yapı, var olduğu yıllar boyunca önemli zararlar görmüştür. En son Fransız Devrimi ile büyük hasar görmüş, katedralin Batı cephesini süsleyen ve İsa’nın 28 kralını betimleyen heykellerin kafası koparılmış, diğer heykeller ise tahrip edilmiştir. Fransız devrimi sonrasında yapı, dini görevinden soyutlanarak bir dönem şarap mahzeni olarak kullanılmıştır. Napolyon’un Fransa imparatoru olması ile yapı, tekrar bir ibadethaneye dönüştürülmüştür; ancak yaşadığı olumsuzluklardan dolayı artık oldukça harap durumdadır.
 
Hatta; o dönemde, ciddi zararlar almış olan Katedralin yıkılması düşünülüyormuş. Dönemin halk kahramanı kabul edilen ve önemli entelektüellerinden biri olan Victor Hugo, bu aşamada katedralin kaderini değiştirecek bir karar alarak, ünlü eseri “Notre Dame de Paris” eserini yazar. 1831 yılında yazdığı bu romanla beraber Katedral tüm dünyada tanınır ve ilgi görür hale gelir. Bunun üzerine harap olan kısımları başta olmak üzere yapı komple restorasyon sürecine girer. Hatta hepimizin ekran başında alev alev yanarak yıkılışını izlediğimiz kule de bu restorasyon aşamasında mimar Viollet-le-Duc tarafından yapıya eklenmiştir.

Victor Hugo, bu muhteşem eserin hayatta kalmasını istemiştir. Kalemine güvenen sanatçının seçimi, bilinçli yapılmıştır. Bugün içimiz sızlayarak alev alev yanışını, tahrip oluşunu izlediğimiz Notre Dame Karedrali’ni tanıma fırsatını ona borçluyuz. Paris kentinin içinde, Seine Nehri kıyısında sonsuzluğa ve Tanrı’ya yükselmenin sembolize edildiği Gotik mimarinin en önemli yapılarından biri olarak kabul edilen Katedral, 14.yüzyıldan beri ayakta kalabilmiştir. Bugün uluslararası tarih mirası olarak kabul gören Notre Dame Katedraline, yangından sonra saatler içinde milyonlarca bağışın toplanması da bu sebeptendir.





Süleyman Seba Cad. No:79 Maçka Beşiktaş

Tel: +90 (212) 951 05 75‬

Eposta: sibel@sibelurun.com

Blog

Hakkında

Projeler

Önce Sonra

© 2024 Sibel Ürün®. Tüm Hakları Saklıdır.