Giorgio Armani Evi - Saint Moritz İsviçre
Dünya çapında ün kazanmış, moda devi Giorgio Armani’nin kişisel servetinin 2019 senesi ile 9,5 miyar USD olduğu söyleniyor. Bu rakamları duyunca sahip olduğu evlerinden beklentilerim de tabi yüksek oluyor. Ama ne var ki biraz araştırınca bir moda devinden ve bu kadar büyük paralardan beklentimin karşılığını alamadım. Birçok ünlü isim gibi Giorgio Armani’nin de dünyanın başka başka bölgelerinde evleri var ama ben bu yazımda tropikal bölgelerden yada Los Angales lokasyonlarından biraz uzaklara İsviçre’nin Alpler’ine gitmek istedim.
İsviçre’nin Saint Moritz Bölgesi’nde 17.yüzyıldan kalma bir ahırı Modacı ve modacının tasarım ekibi yüksek tavanlı, perdeli cam duvarlarından Alpler’e bakan bir yaşam alanına çevirmişler. Salonda maun ağacından yapılmış kolon ve kirişleri görüyoruz. Aynı şekilde salon duvarında da bu kolon ve kirişlerin birbirlerine geçerek yarattığı duvar kompozisyonu dikkatimizi çekiyor. Zeminlerde maun parke tercih edilmiş ve tüm oturma grupları Armani Casa ürünlerinden seçilmiş, döşemelerinde de ağırlıklı olarak koyu kahverengi deri kaplanmış. Kahverengi tonlarının hakim olduğu mekanda bej rengi kanepe ve açık tonlardaki halı seçimleri ile monotonluk bir parça da olsa kırılmış.
Sıcak renkler olarak bildiğimiz sarı, turuncu ve kırmızı renklerini evin genelinde dönüşümlü kullanımlarıyla görmekteyiz. Salonun bir bölümünde dikkatimizi çeken turuncu koltuklar kış bahçesi olarak adlandırdıkları ayrı bir oturma alanı olarak gözümüze çarpıyor. Bej rengi koltuğun üzerindeki yastıklarda karşılaştığımız turuncu rengi bu bölümde koltukların her ikisinin de komple döşemesinde görüyoruz. Perdeler sarımsı-bej renginde ve hafif parlaklığı olan saten yada tafta tarzı kumaş olduğunu tahmin ettiğim kumaşlardan tercih edilmiş ve kumaş yoğun olarak kullanılmış. Genellikle perdelerde bu tarz kumaş seçimi ve yoğun kumaş kullanımı mekana zenginlik, ağırlık ve biraz da gösteriş katar. Modern ve sade tasarlanmış bir mekanda özellikle perdenin kullanım şekli çok önemlidir. Perdenin stili ve kumaş seçimiyle genel havayı sadeleştirebildiğiniz gibi klasikleştirebilir, ağırlaştırabilirsiniz. Benim için perde önemli bir aksesuardır ve buradaki kullanımını çok doğru buldum. Mekanın devamında bazı duvarların da maun lambri ile kaplandığını göz önüne alırsak perde ile uyumunun sağlandığını söyleyebiliriz.
Maun lambri kaplamalı duvarın önünde bronz ayaklı, yuvarlak masa ve turuncu deri döşenmiş yönetmen sandalyesi tarzı sandalyeleri görüyoruz. Turuncu salon genelinde çokça kullanılmış, bu rengi ilerleyen bölümlerinde de görmeye devam edeceğiz. Örneğin yemek bölümüne geldiğimizde buradaki duvarlarda da maun kolon-kiriş hareketlerinin devamını görüyoruz. Yine aynı şekilde duvarda devam eden kolon- kiriş kaplamalar, çerçevesi maun kaplamalı şömine ile birleşiyor. Buradaki duvarlar turuncu tonlarında boyanmışlar ve perde ve sandalye kumaşlarında yine turuncu tercih edilmiş. Zeminler, duvar kaplamaları, yemek masası ve sandalyelerde maun ağacı, halıda ise bej rengi kullanılmış. Bunların dışında en yoğun renk yine turuncu olmuş.
Salonda ve evin genelinde aydınlatma sabit armatürlerle değil hareketli ürünlerle çözümlenmiş. Tavandan sarkan avize yada spot gibi armatürlerden ziyade abajurlar ve şamdanlar tercih edilmiş. Yemek bölümündeki perdelerin kumaşlarında da daha evvel gördüğümüz gibi parlak dokulu ve yoğun kumaş kullanımı devam ediyor.
Salondaki renk, kumaş ve ahşap hareketliliğine tezat olarak mutfağın sadeliği hatta basitliği beni şaşırttı. O kadar turuncuya baktıktan sonra, yoğun perde kumaşlarından sonra mutfak bana son derece sade geldi ve neden acaba diye düşünmeden edemedim. Molteni firması ile birlikte tasarlamışlar. Maun kaplama ile beyaz renk kullanılmış, oldukça küçük bir mutfak. Mutfağın tavan yüksekliği de gördüğüm kadarıyla az olduğu için tezgah üzerlerine dolaplar yapılamamış, bu da boş ve basit görüntüye sebebiyet vermiş olabilir.
Üst kata çıkan merdiveni ve merdiven holünü beğendim. Holün tavanları, zeminleri, merdiven basamakları ve kısmi olarak duvarlarında maun kullanılmış. Duvarlarda maun karkasın aralarında ‘japon stilinde’ akrilik panelli duvarın arkasından ışık verilmiş. Ortam sıcak ve egzotik havaya bürünmüş. İnsana minimal bir ağırbaşlılık hissettiriyor.
Ebeveyn yatak odası çatı katında bulunuyor. Zeminler, tavanlar ve duvarların bir bölümünde maun kullanılmış. Maun kolon-kiriş detayları alt katın devamı olarak burada da karşımıza çıkıyor Yatak Armani Casa ürünü ve maun kaplama; yatak başında kahverengi deri kullanılmış, yatak örtüsü sarı tonlarında kürk kumaştan yapılmış. Halı yine Armani Casa ürünü ve bej rengi tonlarında, şömine çerçevesinde bej tonlarında mermer ve etrafında da maun lambriler görüyoruz. Sade, modern aynı zamanda renk ve ahşap tercihinden dolayı şık bir atmosfer yaratılmış. Aslında alt katta ne görüyorsak evin genelinde aynı ambians devam ediyor, şaşırdığımız tek şey şu ana kadar sadece mutfak oldu.
SPA bölümüne geldiğimizde içinden renkli ışıkların verildiği küçük bir havuz gözümüze çarpıyor. Duvarları altın renginde mozaiklerle kaplanmış ve bu mozaiklere tavandan gizli ışık verilmiş. Böylece parıldayan, egzotik esintileri hissettiren bir ortam hazırlanmış. Bu ortam içinde demir profillerle yapılmış sade ve modern havluluk dikkatimizi çekiyor. Altın rengi, ışıldayan mozaiklerin arasında özellikle bu kadar sadeliğin tercih edilmesini doğru buluyorum yoksa ortam modern havasından çıkabilirdi. Bu arada havluluğun da Armani Casa ürünü olduğunu belirteyim.
Moda bildiğimiz gibi belirli bir zaman dilimi içinde varolan geçici beğenilerdir. Bugün moda olan şeyler başka bir zamanda beğenisini yitirir ve yeni şeyler ön plana çıkar. Bu kadar değişen ortamda yıllarca ismini aynı başarıyla devam ettirmek kolay olmasa gerek. Üstelik bu denli değişkenler arasında bir çizgi tutturup onu devam ettirebilmek eminim daha da zordur. Bu başarıya ulaşan birinin evinden beklentilerime karşılık bulamadığımı itiraf ediyorum. Evet bir stil oluşturulmuş, bu stilin evin genelinde sürdürülmesine özen gösterilmiş. Baktığınızda bu ev için şık ve modern olmuş dersiniz. Maun ağacı ve deri döşemeler insana kaliteli, şık ve sadeliği yansıtıyor. Hatta maskulen etki yaratıyor. İşte bu maskulenliği ve ciddiyeti kırmak adına iddialı turuncuları bu kadar çok kullanmışlar. İçeriye canlılık katmak ve rutini bozmak adına bu renk böylesine cesurca kullanılmış. Ama yine de bunları yapmak için sadece renklerle bunu yapmasalardı. Daha yaratıcı, daha çarpıcı tasarımları görmek isterdim. Sanatsal açıdan da çok şaşırdım. Resim, heykel gibi sanatsal objeleri göremiyoruz. Aksesuar kullanımları çok az ve bunlar da her mekanda tekrar edip duruyorlar.
Özetle orta karar bir ev tasarlandığını söyleyebilirim. Kötü tasarlanmış yada doğru çözülmemiş diyemem sadece tasarımının zayıf olduğunu vurgulayarak yorumlarımı burada bitiriyorum.